top of page

İntİhar(Özkıyım)

İntihar(Özkıyım)

Özkıyım, bir kişinin isteği ve bilinci doğrultusunda kendi canına kıyması olarak tanımlanabilir. Özkıyım düşüncesi, tamamlanmış özkıyımdan ya da özkıyım teşebbüslerinden çok daha yaygın olarak gerçekleşir. Özkıyım düşüncesi, kişinin kendi kendini öldürme düşüncesine sahip olmasıdır. Özkıyım teşebbüsü, kendini öldürme amacıyla yapılan bir davranıştır. Ayrıca özkıyım olmayan kendni yaralamalar da mevcuttur. Kişi burada kendini öldürme amacı gütmeden yaralama amacıyla bir davranış sergiler.


Özkıyım Epidemiyolojisi

Özkıyım oranlarının tahmini oldukça zorludur. Çünkü bazı ölümlerin sebebi bilenememektedir. Kaza ya da cinayet gibi görünen bazı ölümler özkıyım niyeti ile yapılmış olabilmektedir. 


Yapılan çalışmalarda ABD’ de ortalama olarak her 20 dakikda bir kişinin özkıyımdan öldüğü tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise 2002-2019 yılları arasında 53.425 kişi özkıyım gerçekleştirmiştir. Bu intiharların yaklaşık olarak %70.11’i erkeklere, %29,89’u ise kadınlara aittir. Dünya çapında, insanların yaklaşık%9’unun hayatlarında en az bir bir kez intiharı düşündüğü gözlemlenmiştir ve en az %2.5’inin bir intihar girişimi bulunmaktadır.


Cinsiyetler olarak ele aldığımızda özkıyım gerçekleştirme oranları erkeklerde, kadınlardan dört kat daha fazladır. Fakat ölümle sonuçlanmayan özkıyım teşebbüslerine bakacak olursak kadınlarda bu oranın daha fazla olduğunu görürüz. Bunun sebebi kadınların özkıyımı gerçekleştirmek için erkeklere nazaran daha az ölümcül yollar denemesidir. 


Ayrıca özkıyım oranları yapılan çalışmalara göre ileriki yaşlarda artmaktadır. ABD’ de, beyaz erkekler arasında 50 yaş üstünde özkıyım en yüksek orandadır.


Özkıyım Modelleri

Özkıyım çok kompleks ve yönlü bir eylem olduğundan dolayı tek modelle açıklamak mümkün değildir. Psikolojik bozukluklar, sosyal ve nörobiyolojik sebepler özkıyımın gerçekleşmesinde oldukça etkilidir.


Duygudurum bozukluğu olan çoğu insanın özkıyım düşüncesi ve özkıyımla ilişkili eylemleri vardır. Depresif davranışlar sırasında bu insanların yarısından fazlası kendine kıymak istemiştir. Dürtü kontrol bozuklukları, madde kullanım bozuklukları ve borderline kişilik bozukluğunun tümünde özkıyım davranışlarının riski oldukça yüksektir.


Nörobiyolojik çalışmalara baktığımızda, ikizler üzerinde yapılan çalışmalarda özkıyım girişimlerinde kalıtımın %48 oranında etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca vücudumuzdaki nöroileticilerden biri olan seratoninin seviyesinin düşük olması depresyonla ilişkili olduğundan, bu anlamda özkıyımla da bir bağlantısı bulunmaktadır.


Ekonomik ve sosyal modellere göz attığımızda da özkıyımı etkileyen oldukça fazla çeşit karşımıza çıkmaktadır. Örneğin son 100 yıl boyunca , özkıyım oranları ekonomik durgunluk ve gerileme sırasında artış göstermiştir. Bunun yanında toplumun ve sosyal çevrenin de özkıyımda payı oldukça fazladır. Bazı intiharların basında büyük etki yaratması, özkıyımda sosyal çevrenin rolüne en güçlü kanıt olarak gösterilebilir. Marilyn Monroe’nun ölümünden sonra özkıyım oranı ayda %12’ lik bir artık göstermiştir.

Virginia Woolf’un intiharı da aynı şekilde toplumda büyük ses getiren ve intihara karşı insanlarda bakış açılarını değiştiren bir etki yaratmıştır.


Bütün bunların dışında sosyal aidiyet eksikliği ve sosyal izolasyona uğrayan insanların da özkıyım düşüncesi ve davranışı sergileme oranı oldukça yüksektir.

Özkıyım Önleme ve Tedavi

Çoğumuz intiharı konuşmaktan, bulunduğumuz ortamda adının geçmesinden hoşnut olmayız ve konuşursak özkıyım düşüncesinde olan insanı intiharı gerçekleştirmesine sebep olacağını düşünürüz. Bu durum o kişinin sorunlarını içine atmasına ve duygularını kısıtlamasına sebep olur. Uzmanlar açık ve sakin bir şekilde özkıyım üzerine konuşmanın faydalı olduğunu söylemektedirler. Böylelikle kişi izolasyon hissini azaltabilir ve sosyal destek sayesinde bir nebze olsun rahatlayabilir.


Beck’ in bilişsel yaklaşımı ile depresyon azaltılabilir ve hastanın intihar etme riski düşürebilir. Çünkü belirli psikolojik bozukluktan müzdarip insanların çoğu özkıyımdan korunmak için intihar ederler. Ayrıca yapılan çalışmalarda, duygudurum bozuklukları için ilaçla tedavinin, özkıyım riskini üç ile dört kat kadar azalttığı görülmüştür. (Angst ve ark, 2002)


Bipolar bozukluğu olan insanlarda özkıyımın önlenmesinde özellikle lityumun etkili olduğu gözlemlenmiştir.(Cipriani, Pretty, Hawton ve ark, 2005). Özkıyımı azaltmak için bilişsel davranışcı terapi yaklaşımlarının da önemli bir etkisi bulunmaktadır. Çünkü bilişsel davranışcı terapilerde, terapist danışanların duygularını, özkıyım düşüncelerini ve bunları etkileyen tümü dürtüleri inceler ve hastanın bunları anlamasına yardımcı olur.


Son olarak bizler, sorunlarımızı, duygularımızı ve düşüncelerimizi paylaştıkça dünyadaki varlığımızı güçlendirebilir ve daha sağlıklı bir yaşam sürebiliriz. Zor şartlar altında kaldığımız, kendimizi kaybettiğimiz, düşüncelerimizin ve davranışlarımızın muallaklığının ortasında kaldığımız dönemler olabilir. Bu dönemlerde sırtımızı, güçlü bir şekilde kurduğumuz benliğimize ve kendimizi yakın hissettiğimiz, varlığına değer verdiğimiz dostlarımıza , ailemize yaslayabilir, yükümüzü hafifletebiliriz. Duygularımızı bir yük olarak görmemeli, onları fark etmeli ve kabullenmeliyiz. Bu şekilde yaşama daha güçlü bir şekilde bağlanabiliriz.




 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
SAğlık Psikolojisi

1. Psikolojik Esneklik: Kronik Hastalıklarda Umut ve Güçlenme Kronik hastalıklar sadece bedeni değil, zihni de etkiler. Psikolojik...

 
 
 

Comments


Kızılırmak mahallesi 1446 cadde Halkbank sitesi

D blok daire A, Çankaya/Ankara

​​

Tel: 0552 893 93 08

mustafacemoguz@gmail.com

  • Instagram
Adsız tasarım.png

© 2024, Powered and secured by Reklamajans35

Mustafa Cem Oğuz, Uzman Grup Terapi Merkezi, Çocuk|Ergen|Yetişkin Terapi
Bireysel|Grup Terapi
Evlilik ve Aile Danışmanlığı
Oyun Terapisi
Cinsel Terapi
Aile Dizimi
Hipnoz
Vr sanal terapi
Çözüm odaklı terapi
Grup terapi
Sanat terapisi
Bütüncül terapi
Ebeveyn danışmanlığı
Terapi Merkezi, Psikiyatri Merkezi | Mustafa Cem Oğuz | Ankara, Türkiye

bottom of page